Mezunlardan MF


Mühendislik Fakültesi Röportaj Ekibi olarak Fakültemiz mezunlarından Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tolga Elbir ile geçmişten günümüze uzanan, öğrencilik, araştırma görevliliği, öğretim görevliliği ve yöneticilik yıllarını bize aktardığı hoş bir sohbet gerçekleştirdik.

    Röportaj Ekibi:  Sayın Hocam, kendinizi bizlere kısaca tanıtır mısınız?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  1994 yılında bu üniversitenin Çevre Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. Bütün eğitimimi Dokuz Eylül Üniversitesi çatısı altında tamamladım. Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerimi DEÜ Fen Bilimleri Enstitüsü’nde tamamladıktan sonra Öğretim Üyeliğine de burada devam ediyorum. Uzmanlık dalım Hava Kirliliği konusu. Uzun yıllardır, gençliğimden beri diyebiliriz, hava kirliliği konusunda çalışıyorum. Şu anda da idarecilik görevini yapıyorum. Bölümdeki öğretim üyesi arkadaşlarımızla birlikte bölümün eğitimini ileriye taşımayı hedefliyoruz.

RE : Üniversiteye girerken DEÜ Çevre Mühendisliği Bölümünü tercih etmenizin sebebi nedir ? Bunun bir hikayesi var mı ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Hiçbir hikayesi yok aslında. Pek çok öğrencinin seçtiği gerekçelerle  seçim yaptım. İzmirliyiz,  Egeliyiz,  bize en yakın üniversitelerden birisi olsun dediğim zaman o dönemde seçenek olarak Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi vardı. Şimdilerde seçenek sayısı çok elbette. Mühendislik arzu ediyordum. Çevre Mühendisliğini çok da bilinçli seçmedim zira o dönemde Çevre Mühendisliği çok yeni bir branştı. Çevre Mühendislerinin ne iş yaptığı da çok bilinmezdi. Ama dershane hocalarımızın yönlendirmeleriyle, “geleceği olan bir meslektir” denilerek bize işaret edildi.  Dokuz Eylülde vardı sadece, o sebeple Dokuz Eylül Çevre Mühendisliğini tercihlerim arasına öylelikle yazdım.

RE: Üniversite hayatınız boyunca sosyal aktiviteleriniz oldu mu? Size ne tür kazanımlar sağladığını düşünüyorsunuz.

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Pek çok sosyal aktivite içinde olduk elbette. En basiti, bir öğrenci topluluğu kurduk. Çevre ve Teknoloji  Topluluğu’nun kurucu danışmanıyım ve bu topluluk aktiviteleri Çevre Mühendisliği Bölümümüzün çatısı altında halen devam ediyor. Çok hevesli bir öğrenci kitlesi vardı o dönem, sosyal faaliyet eksikliği vardı ve Tınaztepe Kampüsü de böyle imkanlara sahip değildi, . yapılabilecekler çok kısıtlıydı. Bir şeyler yapalım dendiğinde, çıkış noktası olarak bir öğrenci topluluğu kurmayı düşündük.  Ben biraz kol kanat gerdim gençlere, yol gösterdim. Bir topluluk kurduk ve uzun yıllar topluluğun danışmanlığını yaptım.  Bu topluluğun vesilesiyle birçok sosyal faaliyetin içerisinde olduk. Konserler düzenledik, geziler düzenledik, piknikler yaptık. Dolayısıyla üniversitedeki pek çok sosyal faaliyetin içerisinde vardım. Böyle söyleyebilirim.

RE: Öğrenciliğiniz boyunca eğitim kaynaklı hangi çalışmalarda bulundunuz (proje, odak grup çalışması, çalıştay vs.) ? Bu çalışmalar kariyer planlarınızı şekillendirdi mi ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Kesinlikle etkilemiştir. Benim çalışmalara başlamam Yüksek Lisans dönemime denk gelir, lisansı bitirdikten sonra hazırlık sınıfı okurken başladım diyelim. Akademisyenlik zaten idealimdi. Üniversiteden ayrılmayı arzu etmedim. Şu an emekli olan, kulakları çınlasın, Hocam Prof. Dr. Aysen Müezzinoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdim hazırlık sınıfını okurken;  “Ben bir şeyler yapmak istiyorum hocam,  var mı yapabileceğim bir şeyler?” diye yanına sokuldum. Tesadüfen bir TÜBİTAK projesiden bahsetti. Gel şunun ucundan tut beraber yapalım dedi. Başlangıç noktası odur. O günden bu güne hep akademik çalışmaların içinde oldum.  Pek çok akademik projeyi de hocayla birlikte yürüttük. Dolayısıyla akademisyen olmak hep hayalimde olan bir şeydi, arzu ettiğim bir şeydi  sabırla bekledik ve bu günleri gördük.

RE: Dokuz Eylül Üniversitesinde en sevdiğiniz hoca ve ders hangisi idi ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  : Bu çok zor bir soru. Öğrencinin sevdiği hoca duruma göre değişir, pek kolay cevap veremeyiz herhalde. Pek çok hocamız vardı hepsini severdik ama duruma göre de değişirdi.  Bize kızdıkları zaman sevmezdik. Sıcak yaklaştıkları zaman severdik. Sınavlarının zorluğuna göre de değişirdi durum.

RE: Üniversiteye girmeden önceki sizi ve mezun olduktan sonraki sizi tanımlar mısınız ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Burada öğrencilik döneminde pek çok proje çalışması, ekip çalışması içinde bulunduğumuz için, bir kere grup çalışması yapmaya alıştık. Daha önce bireysel olarak hayatımızı idame ettirirken,  grup çalışması yapmaya başladıktan sonrada özgüven geldi beraberinde.  En büyük kazanım odur diye düşünüyorum.

RE: Öğrenciliğiniz nasıl geçti? Üniversite hayatınızda yaşadığınız ve ya unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Biz her gelen yeni jenerasyonu gördüğümüz için, eski dönemle yeni dönemi  çok  net şekilde görebiliyoruz, karşılaştırabiliyoruz. Bizim dönemimizde öğrencilik çok farklıydı. Hocalar bizim annemiz babamız niteliğindeki insanlardı.  Öyle yaklaşır ve öyle davranırdık hocalarımıza, bizim için hakikaten idol niteliğindeki insanlardı. Sıcaktı ilişkiler, hem hocalarımızla hem tüm arkadaşlarımızla. Şimdiki jenerasyonla karşılaştırdığımızda çok büyük farklılıklar olduğunu görüyoruz.  Maalesef bireysel yaşıyorlar.  Teknoloji zaten onları bağlamış, almış götürmüş.  Anılarımız çok var elbette. Rahmetli Prof. Dr. Füsun Şengül hocamızla bir anımız var. Biz çok çalışkan öğrencilerdik. Ben bölüm birincisiydim.  Başarılı bir öğrenciydim öğrencilik dönemimde. Rahmetli Füsun hanımın derslerini de hiç kaçırmazdık.  O zamanlar boş zamanlarımız da kağıt oynamak en hoşumuza giden şeydi.  Hala o kültür var mı öğrencilerde merak ediyorum, azalmıştır büyük ihtimalle. Neyse, üç arkadaşım çok ısrar etti,  dördüncü olarak beni çağırıyorlar, “Haydi kaçalım Tolga” diye. Durum dersten kaçmayı gerektiriyor ve Füsun  hanımın dersinden kaçmayı gerektiriyor!!  Füsun hanım da Bölümün en sert, en ciddi hocalarından birisi. O zaman Bölüm Başkanlığı da yapıyor. Çok severdik kendisini ama çok ta korkardık.  Hayatımda aldığım en büyük risklerden birisi hocanın dersinden kaçmak. Sınıfa geldiğinde fark etmeyecekti büyük ihtimalle benim ve arkadaşlarımın yok olduğunu. Bir an tereddüt yaşadık gidelim mi gitmeyelim diye ama sonra “Haydi kalkın kaçalım!” noktasına geldik, kapıdan çıktık vee… koridorda hocayla karşı karşıya geldik.  “Nereye gidiyorsunuz?“ diye sordu. Gayri ihtiyari “Kağıt oynamaya hocam” dedik.  Epey bir güldü, “E haydi gidin o zaman” dedi.  Benim için çok değişik bir anıydı o. Hocanın nasıl tepki göstereceğini kestiremiyorsun. Biz de çok açık yüreklilikle kağıt oynamaya gideceğimiz söyleyince tepkisi de farklı oldu. Yalan söyleseydik onun cezasını görürdük büyük ihtimal.

                          

RE: Ege kampüsünde öğrenci olarak başladınız ve şimdi Tınaztepe kampüsündeyiz, bu değişimi öğrencilik ve ilk akademisyenlik devrelerinizi düşünerek nasıl değerlendirirsiniz.

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Tınaztepe Kampusunu kime sorsanız aynı şeyi söyleyecektir. Yeni bir kampus olmanın bütün dezavantajlarını yaşadık biz. 1997 yılında İnşaat Mühendisliği Bölümüyle birlikte buraya geldik biz. İlk gelen bölümlerden birisiyiz ve en büyük ceremesini de çekenlerden birisiyiz. Ulaşım yeterli olmadığından buradaki şantiyelere gelip giden kamyonlara otostop çekerek kampus dışına çıkabildiğimiz bir dönem bile oldu. Tabii o günlerden bu günlere kampus çok gelişti. Ama hala ideal bir kampus müdür derseniz cevabım hayır olacaktır.  Hala daha Ege Üniversitesi kampüsüyle arasında ciddi farklar olduğuna inanıyorum. Ama bu köklü bir üniversite olmanın verdiği farklılık,  Ege Üniversitesi yıllardır aynı kampusta yaşamını sürdürüyor. Ama Tınaztepe güzel bir kampus olacak.  Hep birlikte çalışmamız gerekiyor. Rektör adayı hocalarımızın hepsi bunun farkında.

 

RE: Öğrencilik dönemizde geleceğe yönelik planlarınız nelerdi ve şimdi dönüp baktığınızda nasıl bir değerlendirme yaparsınız, planlarınızı gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Şu anda akademisyenim. Bunun ötesinde yapılacak bir şey yok. Ben hedeflediğim yerde olduğum için her zaman şükrediyorum zaten.

RE: Yeni başlayan öğrencilere, özellikle kendi bölümünüzdekilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Bir kere mesleklerini sevmeleri gerekiyor, bölümü sevmeleri gerekiyor. Sevmeyince eğitim hayatı da başarıyla yürümüyor, bunu çok net görüyoruz. Bir kısım öğrenci maalesef bilinçli gelmiyor. Ailelerin dershanelerin yönlendirmesiyle buraya geliyorlar. Geldiklerinde de sevemiyorlar. Sevmedikleri anda da -bu çok net görünüyor- başarı gelmiyor.  Yıllardır bu kurumdayız, bölümü seven ve mezun olan arkadaşların çok iyi yerlere geldiğini, bu işi severek yapanların sonrasında çok mutlu olduğunu görüyoruz. 1. Sınıflara derslerim olduğu için her öğrenciye ilk tanıştığımız dönemde  ”Seveceksiniz başka çaresi yok,  sevmiyorsanız da gelin şimdi vazgeçin, boşuna burada kendinizi yıpratmayın, varsa başka bir sevdanız gidin onun peşine düşün, yoksa bu iş yürümez” diyorum. Sevmek şart, başka bir şey değil.

RE: Dokuz Eylül Üniversitesini üç kelime ile tanımlayın dersek bu kelimeler neler olurdu ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Büyük, çok büyük bir üniversite.  Çok sayıda fakültesi var, çok dağınık büyük bir aile, o yüzden büyük. Ve tek cümle ile söylemek gerekirse ”Vizyonu olan bir üniversite,  Hedefleri olan bir üniversite”. Biraz çalışılırsa, gayret sarf edilirse üniversite çok iyi konumlara gelebilir. Türkiye’deki sıralamasının kağıt üzerindekinden çok daha yukarıda olduğuna inanıyorum. Bir de, benim birçok üniversite ile çalışma imkânım oldu bu güne kadar. O gözümüzde büyüttüğümüz ODTÜ’den tutun İTÜ ve benzerlerine kadar pek çok üniversitedeki hocalarımızla birlikte projeler yaptık. Buradaki aidiyet, duygusu sıcaklık diğer üniversitelerde yok. Bunu çok net söyleyebilirim. Bu belki de Egeli olmanın verdiği bir farklılık. Ege bölgesinin atmosferi böyle zaten. Yani sıcak bir üniversite mi deriz artık, sevecen bir üniversite mi ,  kelime karşılığını siz bulun. Ama ben buradaki insani ilişkileri, meslektaşlarımızla aynı mesaiyi harcadığımız insanlarla ilişkilerimizi pek çok üniversiteye göre daha sıcak, daha sevecen, daha yakın görüyorum. Bunun karşılığı her neyse odur.

RE: Yöneticilik tecrübeniz yeni değil. Bergama Meslek Y.Okulunda yöneticilik yaptınız. Yönetici olmanız öğrenciye bakış açınızda bir farklılık yarattı mı ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Benim öğrenciye bakış açım olarak soruyorsanız tabii değişiyor. Yönetici olduğunuzda kendinizi ailenin reisi gibi hissediyorsunuz. Evet, her zaman çocuklar hocaların öğrencisidir, çocuğudur, ama idareci olarak buraya oturduğunuzda sorumluluğu da alıyorsunuz. Nasıl ki bir baba onların geçimini sağlamakla yükümlü,  biz de onların her türlü sosyal ve bilimsel  rahatının birinci dereceden sorumlusuyuz diye düşünüyorum. Onları mutlu etmek için adilane bir düzen çerçevesinde kimseyi ayırmadan,  bu yaramazdır,  bu iyidir  demeden, hepsine eşit yaklaşarak babacan bir tavırla problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Daha önce yönetici değilken bunu bilemiyorsunuz, yani göremiyorsunuz. Buraya oturduğunuzda pek çok problem de karşınıza geldiğinde, problemlerle tanışa tanışa nasıl davranmanız gerektiği zamanla şekilleniyor.

RE: Akademik hayatınız sizin için önemli bir olay bir anınız varmı ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Akademik hayatımda önemli bir olay…  Çok yok galiba hatırlayamıyorum.

RE: Öğrenciliğin zor yanları neler? Akademisyenliğin zor yanları neler ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Akademisyenliğin günümüzde zor yanları deyince ilk aklıma gelen şu: Bu jenarasyonla uğraşmak çok kolay değil. Teknoloji bağımlısı bu çocuklar. Onları uzak tutmak için çok mesai harcıyoruz. Derslerde sürekli cep telefonu ile haşır neşirler.  Ders notu tutmak diye bir şey yok mesela, bunu mutlaka vurgulamakta fayda var. Durum şu ki; anlattığınız her şeyi fotoğraflıyorlar!! Eskiden ders notu tutmak diye bir şey vardı. İnsanlar kendi el yazısı ile yazdığı zaman daha iyi kavrarlar, bu bir öğrenme tekniğidir. Şimdi o da yok herkes pat fotoğrafını çekiyor. Çaktırmadan video çekip dersi kayıt altına almaya çalışanlar var. Eve gidip defalarca dinlerim diyenler var. Öğrenciyi boş verin teknolojiyle baş etmek çok zor!  Bazen pat diye flaşlar patlıyor, bütün sınıf düzeni bozuluyor.  Dur oğlum otur oğlum sus kızım demekten yoruluyoruz, ama,  onun dışında öğrenciler hala eski öğrenciler. Bir şeyler öğrenmeye gelmişler buraya. Bir kısmının hala hedefi yok, ama hedefi olanlar buradan bir şeyler almaya gayret ediyorlar. Onlarla hiçbir sıkıntımız yok. Onların dikkatlerini dağıtacak olan şu teknolojik hususlar. Gün boyunca bir yerlerle sürekli iletişim halindeler. Yani size bakarak aynı anda birisine WhatsApp’tan mesaj atabilecek yetenekte çocuklar.  Aynı yeteneklerini başka hususlarda sergileseler bizler çok daha mutlu olacağız aslında . Jenerasyon değişiyor, tabi bunu da kabul etmek lazım. Biz de tam o geçiş dönemindeyiz.  Yaş olarak biz eski dönemi de çok iyi biliyoruz. Bugünkü teknolojiyi  yaşımız münasebetiyle de kullandığımız ve adapte olduğumuz için anlayabiliyoruz onları. Bir denge sağlamaya çalışıyoruz.  Ne kadar başarabiliyorsak.

RE: DEÜ Mühendislik Fakültesindeki eğitimin etkinliği ve kalitesinin arttırılması açısından hangi noktaların geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz  ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Şimdi zaten Mühendislik Fakültesinin eğitim kalitesini artırmak üzere MÜDEK dediğimiz bir unsur var. Bu unsura tabii olduğumuz sürece eğitimin kalitesinin artması doğal olarak ilerleyen bir süreç. Sık sık denetimler geçiriyoruz. Varsa bir eksiğimiz zaten MÜDEK tarafından gözden kaçırılmıyor söyleniyor. Söylenen değişikliği yaptığımız sürece üzerine biraz daha koyarak eğitimin kalitesini artırarak devam ediyoruz faaliyetlerimize. O nedenle Fakülte olarak MÜDEK’in  bir mensubu bizi belli bir seviyede tutmaya ve ilerlememize yardımcı oluyor. Bu yönden en ufak bir tereddüdüm yok.  Bölümler bazında mutlaka eksiklerimiz vardır.  Bunları gördükçe, tespit ettikçe gidermeye çalışıyoruz. Fakültemizde eğitimle ilgili ciddi bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum.

RE:  Bize vakit ayırdığınız ve güzel sohbetiniz için çok teşekkür ediyoruz hocam.  Söylemek yada bahsetmek istediğiniz başka bir şey var mı ?

Prof. Dr. Tolga ELBİR:  Ben de teşekkür ediyorum ve ekibinize başarılar diliyorum.


Font Boyutunu Değiştir
Kontrast