Bilim ve Biz
Doç.Dr.Abdullah SEÇKİN
Bilim ve Biz köşesinde ilk konuğumuz Fakültemiz Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Titreşim ve Ses Laboratuarı Sorumlusu Doç. Dr. Abdullah Seçgin. Kendisi ve proje ekibi ile son dönemde geliştirerek prototip üretimini gerçekleştirdikleri, malzeme ve susturucuların ses/gürültü özelliklerini belirleyebilen “Şartlandırılmış Empedans Tüp Ölçüm Sistemi” hakkında bir söyleşi yaptık.
RE: Sayın Hocam, Haziran ayının başında bir kokteyl ile siz ve ekibiniz tarafından geliştirilen Şartlandırılmış Empedans Tüp Ölçüm Sistemi’ni tanıttınız. Biz de bu konuda ilk elden daha detaylı bilgi almak için kapınızı çaldık. Biraz anlatabilir misiniz, bu sistemi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Doç. Dr. Abdullah Seçgin: Hoşgeldiniz. Biz aslında daha önceden benzer bir sistemle çalışıyorduk. Döner sermaye kapsamında ölçümleri alıyor, firmalara bu hizmeti veriyorduk. Ancak laboratuarımızda kullandığımız sistemler çok pahalı sistemler ve biz sahip olduğumuz cihaz açısından ölçümleri neredeyse 1 – 2 gün gibi uzun bir sürede gerçekleştirebiliyorduk. Ayrıca bu pahalı sistemleri yurt dışından almanız gerekiyor. Bazı Türk firmalarının bu işe girmeye niyetlendiklerini duyduk ve “Acaba biz kendi sistemimizi yapabilir miyiz?” fikriyle başladık. Ancak, benzer bir şeyin kopyasını yapmak akademik bir ilerleme sağlamayacaktı. Dolayısıyla bu tip sistemlerin problemlerinin neler olduğunu masaya yatırdık ve düşünmeye başladık. Bu tür sistemlerde en büyük problem öncelikle ses kayıpları ve kaçakların olması. Dolayısıyla sistemler kaçaklara sahip oldukları zaman ölçümleri yeterli hassasiyette yapamıyorlar. İkinci olarak bu sistemler ağır olmak zorunda, çünkü akustik olarak bir sistem ne kadar ağırsa o kadar iyi demektir. Ama sistemin ağır olması beraberinde farklı problemler ortaya çıkarıyor. Cihazların daha pahalı olmasına yol açıyor. Üçüncü olarak bir malzemeye sesin geldiği açıdaki sesi yutabilme özelliği (ki sistemlerin bunun gibi 7 – 8 tane önemli parametresi var) üzerinde durduk. Biz biliyoruz ki doğada çıkartılan hiçbir ses karşıdan geri gelmiyor. Malzemenin özelliğine göre farklı açılardan gelen sesi yutabilmesi lazım. Literatürde ve piyasada özel şartlandırılmış odalar yani “reverberasyon odaları” dediğimiz 500 – 600 bin liraya mal olan odalar mevcut ve bu odalarda bahsettiğim ölçümler yapılabilir. Biz de yakında burada iki adet reverberasyon odası kuruyoruz, tüm malzeme alımları da gerçekleştirildi zaten. Dileğim o ki Dekanlığımızın işçilik konusundaki desteği ile kısa zamanda hizmete sokacağız. Çünkü laboratuarımızın tüm araç ve gereçlerini yaptığımız çalışmalardan edindiğimiz gelirlerle satın almış durumdayız.
“Peki biz bu odayı bu tüp özelliklerini kullanarak gerçekleştirebilir miyiz?” sorusundan yola çıktık ve “farklı geliş açıları” veya “rast gele geliş açıları” dediğimiz yöntemi burada nasıl simüle edebiliriz diye düşünerek ekip arkadaşlarımızla beraber bir sistem geliştirdik. Proje TÜBİTAK’ın desteğini almıştı, bizler mevcut sistemlerin dezavantajlı yönlerini düşünerek hafif olsun, ama iyi akustik özellikleri olsun, kaçak olmasın, artı geliş açılarına sahip olsun ve en önemlisi malzeme seçimi iyi olsun istedik. Bu ölçümler tamamıyla laboratuar şartlarında yapılıyor ve dolayısıyla ortam sıcaklığı ve nem değişikli gibi parametreleri de dikkate almak gerekir. Biz de “Sistemimizde nem ve sıcaklık değişimi de yapabilir miyiz?” diye düşünerek Akif Hocamızın (Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif EZAN) başında olduğu bir ekiple beraber bir ısıtma havalandırma iklimlendirme sistemi geliştirerek sistemimize entegre ettik. Böylece sistemimizin dünyadaki rakiplerinden önemli bir farkı oldu. Malzeme olarak sandviç kompozit kullanarak üretim yaptık. Böylece hafif ama akustik özelliklerini oldukça gelişmiş bir sistem oldu, aynı zamanda ekonomik te oldu.
Bununla beraber elimizdeki malzemeyle bu tip şeyler üretmemiz mümkün olmadığı için 18-20 ay önce TÜBİTAK’ a başvurduk. “Yeni ürünler yeni fikirler üretimi “ desteği kapsamında projemiz kabul edildi. Çok yüksek bir puanla – A puanı alarak -kabul edildi TÜBİTAK tarafından. Ve TÜBİTAK’tan aldığımız destekle bu çalışmayı gerçekleştirdik. Tabii bu tip cihazlarda, cihazı bir şekilde üretirsiniz. Basit bir sistemmiş gibi duruyor ama kompozit bir sistemdir. İçlerinde yutucu elemanların da olduğu, bambaşka tasarımlara sahip bir sistem. Önemli olan noktalardan birisi de şu; biz bu cihazı geliştirirken her cihazın kendine özgü bir yazılımının olması gerektiğini unutmadık. Bir yazılım geliştireceksiniz ve geliştirdiğiniz yazılım sisteminize entegre olarak çalışacak ve aynı zamanda belli hesaplamaları da yapabilmesi lazım. Bu sadece mikrofondan aldığınız bir veriyi sonuç olarak yazmak demek değildir. Bu ölçüm sistemiyle ilgili tüm parametrelerin belli formülasyonları vardır, yazılımın bunları uygulayabiliyor olması gerekir. Ayrıca, literatürde bulunan tüm yöntemlerle de eş olarak çalışabilmeli. Biz bunu da başarabildik ve aldığımız sonuçlarda bunu gördük. İki günde yapılan bir işi 30 ar saniyeden toplam 60 saniyede yani bir dakika içerisinde bitirebiliyoruz.
Sorunuzun başında şöyle başlamıştınız “ Piyasanın bir ihtiyacını gidereceksiniz”! Evet doğru, döner sermaye kapsamının dışında bizim buradaki esas amacımız sistemimizi üretip satmak. Patentten ziyade ürün tescilinin yapılması gerekiyor. Yani cihazın tescil edilmesi gerekiyor. Çeşitli tescil işlemlerinden sonra patentsiz de olsa satabiliyoruz. Yalnız ürünü tescil etmeniz gerekiyor. Çeşitli belgelerinizi almanız gerekiyor. Yurt içi ve ya yurt dışına satabiliyorsunuz. Bizim amacımız bu doğrultuda ilerlemek, TÜBİTAK’ın belirlediği amacın dışına çıkmayı düşünmüyoruz zaten. Bu çalışmanın bilimsel anlamda da önemli getirisi oldu. Birçok yayın yaptık bu konuyla ilgili, birçok bildirilerde bulunduk. Bildirilerle yurt içi ve yurt dışı konferanslara katıldık. Bununla beraber çalışmalarımıza da devam ediyoruz, konuyu bırakmış değiliz. Yine çeşitli milli ölçüm aletleri yapmaya devam edeceğiz. Ekibimize, kurumumuza aidiyet bağlamında “DEU VİBROAKUSTİK” adını verdik. Cihazımıza da “DEU Sonik” adını verdik. Bu şekilde çalışmalarınıza devam etmeyi düşünüyoruz.
Doç. Dr. Abdullah Seçgin: Kendileri tanıtsınlar kendilerini. Önce hocamız Yard.Doç.Dr. M.Akif Ezan’a söz vermek isterim. Kendisi bizimle özellikle iklimlendirme konusunda çalıştı. Buyrun hocam.
Yard.Doç.Dr.M. Akif Ezan: Aslında bu projeye Abdullah hocanın tavsiyeleri üzerine katıldım. Unutmuyorum o günü. Bu sistemi bana göstermişti. Sistem için bir iklimsel şartlandırıcı tasarlayabilir miyiz diye Yusuf’la beraber çalıştık biz. Sonuçta iç kısma bir tane şartlandırıcı koymamız gerekiyordu. Ama bir yandan da ölçüm süresini de kısaltmamız gerekiyordu. Başta farklı tasarımlar denedik ve başarısız olduk. Farklı varyasyonlar denemeye başladık. En sonunda başarılı sonuçlar elde ettik. Ama bu yolda ilerleyeceğiz. Soğutucu tarafını da hazır almak yerine İzmir çevresindeki firmalara ürettirip yerli üretim yapmak niyetindeyiz. Yerlilik fikrine önem veriyoruz ve bu kısmını da kendimize özgü tasarlamak istiyoruz. Paket bir ürüne doğru gidilmesi gerekiyor. O noktada soğutma tarafının da özgün olması gerekiyor. Bu yolda ilerleyeceğiz. Umarım bu ekibin birlikteliği devam edecek.
Altay Ozan: Projenin başından beri gayri resmi olarak yer alsam da, projenin ağırlıklı olarak tasarım modelleme konusunda yardımcı olmaya çalıştım. Onun dışında en çok rast gele geliş açı sisteminin tasarımında çalıştım.
Araş. Gör. Murat KARA: Ben daha çok projenin ölçüm metodu üstüne çalışarak projeye destek olmaya çalıştım. Daha önce biz bu yöntemi susturucu sistemleri üstünde uygulamaya çalışmıştık. O projede öğrendiğimiz bilgileri buraya aktarmaya çalıştık.
RE: Sanırım 20 aylık bir süreden bahsettiniz değil mi?
Doç. Dr. Abdullah Seçgin: 18 ay çalışma süresi, son iki ayı da emniyet olarak kullanıyoruz. Bir hafta sonra raporumuzu teslim edeceğiz. 20 aylık süremiz bitmiş olacak. Tabii TÜBİTAK’ın bize belirlediği hedefleri tamamladık. Ama kendi hedeflerimizin ancak % 50’sindeyiz. Çünkü bu sistemlere dünyada ilk defa olarak “yapay zeka sistemleri” ve “uzman sistemleri” eklemeyi de düşünüyoruz. Artık kullanıcıdan da bağımsız çalışan, kendi kendini raporlayan küçük bileşenleri sistemin içerisine monte etmek istiyoruz. En son kullanıcıya yorumlar yaparak rapor verebilecek hale getirmek amacındayız. Bir sonraki aşamamızı böyle planlıyoruz. Yani akustik cihazlar yapmayı sürdürüyoruz. Eylül ayında yeni bir TÜBİTAK Projesi vereceğiz. O da kendi kendine ölçüm alan bir robot sistem (otonom), yapay zekaya sahip olacak ve sistemi işleyişe bıraktığınız zaman otomatik ölçümler yapıp kendi kendine değerlendirme işlemi gerçekleştirecek.
RE: Bu 20 aylık çalışma esnasında yaşadığınız zorluklardan biraz bahseder misiniz?
Doç. Dr. Abdullah Seçgin: İnanın projenin her anında zorlandık. Aklınıza gelen, kâğıda çizdiğiniz bir şeyi hemencecik üreterek ortaya koymak filmlerde oluyor ancak! Gerçekte ise böyle şeyler olmuyor. Ekibimiz her ne kadar çok başarılı bir çalışma ortaya koysa da proje esnasında inişler çıkışlar olabiliyor. Bunun dışında tabii bazı şeylerden dolayı dışarıya da bağlısınız. Bunların hepsi projenize yansıyabiliyor.
RE: Sayın hocam, size ve ekibinize çok teşekkür ediyoruz bize zaman ayırdığınız ve bilgilendirdiğiniz için. Başarılarınızın bundan sonraki projelerinizde de süreceğinden eminiz.
Doç. Dr. Abdullah Seçgin: Biz teşekkür ederiz.